24 Haziran 2012 Pazar

Evrenin Boyutu

The Scale of the Universe 2 evrenin boyutlarını anlamamıza yardımcı nitelikte güzel bir uygulama. 0.0000000001 yoktometreden başlayıp evrenin tahmini sınırına kadar ulaşan bir yolculuk.

The Scale of the Universe 2

31 Ağustos 2007 Cuma

Nasubi

Nası bi oyundur bu? 1998 yılının karlı bir Ocak günü Nippon kanalı, yeni bir yarışma için birini aradıkları duyurusunu yapar. Başvuruda bulunan bir grup komedyen arasından sahne adı Nasubi olan genci seçerler. Nasubi Japonca'da patlıcan demektir. Aynı senenin Haziran ayında gösterime giren Truman Show misali bir yarışma programı çıkar ortaya. Bu olay hakkında geniş bilgiye yazının devamında ulaşabilirsiniz.

2010 yılında özel televizyonculuğun gelişmesine tanıklık ettiğimiz zamanlarda 1998 yılında Japonya'da nasıl bir seviyede olduğunu göstermek için yazıyorum bu yazıyı. İnsanlık olarak ayıplanacak olan bir yapım bir insanın 15 ay çıplak bir şekilde bir odanın içinde hapsolması ve yemek için yalvarmasıyla geçiyor. İspat edilmek istenen tez ise dergi ve radyo ödülleriyle yaşanıp yaşanamayacağı.


Adaylar arasından seçilen "şanslı" Nasubi, gözleri bağlanarak Tokyo içerisinde küçük bir apartman dairesine götürülür. Daireye vardığında, dergi dolu bir stant, büyükçe bir yığın kartpostal gösterilir ve soyunması söylenir. Oda; bir minder, masa, küçük bir radyo, telefon, bir kaç not defteri ve kalemler haricinde boştur. Yiyecek, tuvalet kağıdı veya eğlenceye dair hiçbir şey yoktur. İhtiyacı olan tek şey; dergilerde yayınlanan veya radyoda duyduğu yarışmalara mektup gönderip 1.000.000 yen tutarında hediye kazanmaktır. Eğer bir sene içerisinde bunu başarırsa bu yarışmayı kazanacaktır. Yapımcılar gider ve benzersiz mücadelesiyle baş başa kalır. Onun neler düşündüğünü bir hayal edin: Ne yiyeceğim? Bana ne yapacaklar? Bu olay ne kadar sürecek?


Nasubi, 8 Şubat günü ilk yarışmasını kazanır. Biraz meyve suyu ve 1560 yen alır. Geriye 998440 yen kalmıştır. O gün, iki haftadan sonra ilk kez yemek yediği gündür! 22 Şubat günü, 5 kg pirinç kazandı ama pişirmek için tenceresi yoktu. İlk başta çiğ yemeyi denedi ama sonunda kendince pişirme metodu buldu. Pirinci, ocağın yanına yerleştirdiği boş bir tenekenin içinde bir saat süreyle bekletiyordu ve "pişmiş" oluyordu. Kalemlerini çubuk olarak kullanarak her gün yaklaşık yarım kap pilav yiyordu.

Hayat Nasubi için zordu. Açıkça yalnız, rahatsız ve sıkılmıştı ama zorluk karşısında yüzünde mütemadiyen bir neşe vardı. Altını çizmek gerekir ki Japonya'da birilerinin ıstırap çekmesi çok ilgi çeker ve bu programa olan inanılmaz rağbetin büyük bir nedenini teşkil eder.
Günlerini mektup yazmakla geçirmektedir, ayda 3000 ile 8000 arası göndermektedir. İnanılmaz derecede cesaret kırıcı olamalı çünkü Mart ayının sonunda sadece 66840 yen kazanmıştır ve geriye kazanılacak 933160 yen kalmıştır.

Ne zaman bir yarışmayı kazansa, zafer dansı yapar ve kazandığı ödül ile ne kadar mutlu olduğu hakkında garip bir şarkı uydurur. Telefon çaldığında ya da biri kapıya vurduğunda onun suratında oluşan ifade gibi bir ifadeye daha önce hiç bir yerde rastlamamışsınızdır. Yandaki fotoda Pokemon desenli masa matını kazandığı anda yaptığı dansı görebilirsiniz, işine yaramasa da bir şeyler kazanmak onu mutlu etmektedir. Sevdiği yıldızın posterini kazandığında da çok mutlu olur. O yıldız Ryoko Hirosue adında genç bir bayandır. Odası dolmaya başlamıştır ve insanca bir hayata dönmeye. Tabi bazen kötü anlarda olur, televizyon kazandığı gün odasında hiç anten girişi ya da kablo olmadığını anladığı an veya küçük odasında süremeyeceği bir bisiklet kazanması gibi. Ödüller eline geçtiğinde onlarla ne yapacağını düşünmek yerine ilk işi sevinç dansı yapmaktır. Danstan sonra da ilk işi oturup düşünmek olur.

Mayıs'ta bir doktor ziyaretine gelir, odasındaki 5 aydan sonra, sağlığının mükemmel durumda olduğunu söyler. Çok zayıflamıştır, kemikleri görülebilmektedir ama kan testleri ve fiziksel yoklamalar hiç bir sorunu olmadığını gösterir. Tırnakları bir kaç santimetre uzamıştır ve saçları kontrol edilemez hale gelmiştir ama bunlar tehlikeden daha çok can sıkıcı şeylerdir. İnanılmaz derecede insan vücudunun nasıl hayatta kaldığının göstergesidir. Bu şekilde yaşanabileceğini kim düşünebilirdi ki?
Mayısın sonlarına doğru, Nasubi'nin pirinci bitti, köpek maması yiyecek hale geldi. Her gece pirinç için yalvarmasını izledi insanlar.
Haziran ayı, gösteri inanılmaz derecede popüler oldu ve kitle medyası Nasubi'nin nerede ikamet ettiğini buldu. Gecenin bir yarısı yapımcı tarafından bir el feneri ile uyandırıldı, gözleri bağlandı ve yeni bir daireye taşındı. Şansın değişti dediler ona ama asıl neden bütün ülkenin onu izlediğini öğrenmesini istemiyorlardı. Talihsiz bir şekilde eşyalarını taşıyan adamlar onun pirinçlerini getirmeyi unutmuşlardı. Bir kaç defa Nasubi ekranda kızgınlığını şu sözlerle dile getirdi, "Nasıl benim pirincimi unutursunuz? Nasıl? Benim için ne kadar önemli olduğunu bilmiyor musunuz?". Kırılma noktasında gibi gözüküyordu.

Haziran sonunda toplamda 550000 yene yani hedefinin yarısına ulaşmıştı.
Temmuz'da Nasubi'nin odasına canlı internet bağlantısı kuruldu. Nasubi çıplak olduğu için sürekli gözüken mahrem yerlerini, isminin de anlamı olan patlıcan ile kapatıyorlardı ve bu iş için 50 kişi istihdam edilmişti. İnsanlar bu olayın uydurma olduğunu düşünmeye başlamışlardı ama canlı internet bağlantısı herkesi ikna etti. Site çok popüler olmuştu ve binlerce ziyaretçisi vardı. Sitenin rağbet görmesinin sebebi Nasubi kazandığı her şeyle oynuyordu sürekli bir hareket vardı. Bazen de Venüs adını verdiği doldurulmuş hayvanıyla konuşuyordu.



Ağustos ve Eylül en zor aylardı. Ağustos'ta iki hafta hiçbir şey kazanamadığı oldu. Eylül'de kazandığını şeyler de değersizdi ve yaklaşık sadece 10000 yen kazandı. Eylül'deki tek mutlu anı plajdaki yaz tatiliydi. Odasında 8 ay geçirdikten sonra bunun gerekli olduğu düşünüldü ama yine çıplaktı. Ekim'de tekrar taşındı.

Televizyonu ile birlikte çalıştırabileceği video oynatıcıyı kazandı ve egzersiz ve bisiklet hakkındaki iki videosunu izledi. 10 aydan beri ilk kez bir kadın görüyordu. Kasım'da iki rulo tuvalet kağıdı kazandı ve hayatının önemli anlarındandı. Ayrıca bir Sony PlayStation kazandı. İyi oynadığı tren makinistliği oyunu ile birlikte ve daha önceden kazandığı özel oyun kumandası ile saatlerini televizyon önünde harcar oldu. 3 gününü oynayarak geçirdikten sonra oynamakla çok fazla zaman harcadığına karar verdi.

Nasubi'nin ilk çetin sınavı Aralık'ta bitti. Onu en çok mutlu eden ise bir paket pirinçti. Kazandığının farkında değildi ve talihsizce kartpostal yazmaya devam etti. O gece Nasubi, yapımcı tarafından son bir kez ziyaret edildi. Yapımcı hiç bir sorusunu cevaplamamasına rağmen Nasubi başarıyla tamamladığını anlamıştı. Yerde cenin şeklinde kıvrıldı ve insanlarla konuşmaya alışık olmadığı görülüyordu.

En sonunda, giysileri geri verildi, ve bir yıldan sonra ilk kez kadın iç çamaşırı dışında giyinmenin nasıl bir şey olduğunu hatırladı. Bir kase şehriye çorbası verdiler ve sokağa saldılar. Ayrıca onu bir eğlence parkına ve Kore'ye götürdüler. Kore'de en sevdiği yemeği yedi, Kore ızgarası. Dinlenmesi sona erdiğinde kendini dilini bilmediği bir ülkede bir odanın içinde yalnız buldu, Kore'de! Bu sefer geri dönmek için gerekli parayı bulması gerekiyordu, yaklaşık 400 amerikan doları.

Gerekli parayı kazandı ama çalışanlar onun mücadelesini daha da zorlaştırıyorlardı ve bunu ona söylemiyorlardı. Önce normal bileti, şirket sınıfına sonra da birinci sınıfa çevirdiler. Nasubi huylanmaya başlamıştı ve amacına ulaştığını düşünüyordu. Yapımcı onu Japonya'ya geri getirdi.
Bu sefer onu bir televizyon stüdyosuna getirdiler ve oda sandığı bir kutuya soktular.
Alışkanlıktan ötürü, soyundu ve beklemeye başladı. Bir anda kutu açıldı ve kendini çırılçıplak bir halde binlerce hayranının karşısında buldu. Denpa Shonen programının sunucusu gelip son 1 sene ve artı 3 ayda olan her şeyi açıkladı.
İçeride yaşadıklarını anlatan günlüğü en çok satan kitap oldu. Çıktığında yediği şehriye çorbası görüntüsü şirketin en karlı reklamı oldu. Web sitesi de aşırı derecede değerli oldu ve Nasubi nasibini almış oldu.

İnternet üzerinde video yayıncılığının yaygın olmadığı zamanlarda yayınlanan bir program olduğu için video kayıtlarını bulmak çok güç ama programın ilk bölümünü aşağıda görebilirsiniz.


Saruhan Ruiyang

Hayat boyu eğitim güzel şeydir diyerek uzakdoğuya gitmiş bir abimizin blogu. Güzel bilgiler veriyor. Çini tanımak ve dünya medeniyetlerinden birine daha kendinizi yakın hissetmek için tavsiye edebileceğim bir blog. Takipte kalalım bakalım neler öğreneceğiz.

26 Ağustos 2007 Pazar

Muammer Yanmaz

1969 İstanbul doğumlu Muammer Yanmaz abimizin sayfası. Reklam fotoğrafçılığı yapıyor ve bir yandan da fotoğraf dersleri veriyor. Çok güzel çalışmaları var. Yabancı fotoğrafçılardan bıktığım bir dönemde iyi geldi kendisi.

25 Ağustos 2007 Cumartesi

Bir Şey Öğren

Ferruh Mavituna abimizin rastgele sistemli viki çatalı. Sayfaya her girişinizde farklı bir konu karşınıza çıkıyor. Bu bilgiler özgür ansiklopedi Vikipedi'den ayaklarımıza kadar geliyor. Geriye öğrenmek kalıyor. Öğret bana öğret.

Peter Callesen

Bir forum sayfasında dolanırken 1967 Danimarka doğumlu Peter abimizin beyaz kağıtla yaptığı sanat eserlerine denk geldim. Eserlerin forum sayfasında, ün kazanmak için peşkeş çekildiğini görmek ve sanatçıya dair hiç bir bilgi bulamamak beni üzdü. Önceden bu tür çalışmalardan haberdar olduğum için buldum kendisini. Bir kaç fotoğrafı ben de siteme koyayım dedim. Gönlüm elvermedi. Lütfen girin bakın. Çok güzel çalışmalar. Peter Callesen kişisel web sayfasına ulaşmak için burayı tıklayın.

Kullan-At

Bir yerlere üye olursunuz, sizden üyelik onayı için e-posta adresi isterler. Adresinizi verirsiniz ve bazı bazı postalar gelmeye başlar. Hoşlanmazsınız, birini iptal edersiniz diğeri gelir. Bu tür durumlardan bizleri kurtarmak için 10 dakikalık e-posta adresi veren bir site. Türkçe dil seçeneği de var. Adresimi ver diyorsunuz. Bu adresle istediğiniz yere kayıt oluyorsunuz. Postanın gelmesini bekliyorsunuz. Postanızı okuduktan sonra bu adres tarihin tozlu sayfalarına bile karışmıyor. Puf oluyor. Sistem hakkında daha fazla bilgiyi sayfasında bulabilirsiniz.